Yüksek basınç (2 kbar) altındaki eriyikler daha fazla su çözme yeteneğine sahiptir ve bu su kristallenme süreçleri boyunca dışarı verilir.Yüksek basınç yada derin sistemlerde çok yüksek miktarlarda suyun dışarı atılması aynı zamanda magma içinde bulunan pek çok bileşeninde suyla birlikte dışarı atılmasını sağlar (Shinohara ve diğ.,1989) Daha az su ve element içeren sulu akışkanların magmadan ayrılması, geride kalan eriyiğin metaller ve diğer elementlerce zenginleşmesine neden olur.
Geride kalan bu son eriyiğin kristallenmesiyle sulu faz ve eriyik içinde kalan ve kristal fazlar içine giremeyen tüm bileşenler magmadan dışarı atılır. Magma içindeki kaynama hidrotermal akışkanların miktarını ve magmadan ayrılma zamanlarını kontrol eden etmenlerden birisidir. Kaynama özellikle magma / hidrotermal akışkan oluşumu arasındaki geçişi kontrol etmesi bakımından doğrudan basınçla da ilgilidir. Mağmatik evrim sırasında iki kaynama meydana gelir.
-İlk kaynama magma odasında basınç düşmesi ile gerçekleşen uçucuların çözünürlüklerinin düşmesine bağlı olarak magmadan uzaklaştırılması ile gerçekleşir.
-İkinci yada retrograt kaynama ise, kristallenmenin artmasına bağlı olarak uçucu derişimlerinin artışıyla gerçekleşir. Kristallenme olayı boyunca magmadaki suyun giderek artışı , suyun sıvı fazdaki basıncının artmasına neden olur. Artan basınç ve çevre basıncı dengelendiği anda magma içinde 2. kaynama meydana gelir. İkinci kaynamanın oluşması ile magma içinde ayrı bir sulu fazın ( hidrotermal çözelti ) oluşması eş zamanlıdır (Pirajno ,1992).
Hidrotermal çözeltilerin metal içeriği ve metal zenginleşmesi , farklı mağmatik ayrımlaşma ve akışkan salgılama süreçlerinin kontrolü altındadır. Sığ derinliklere yerleşmiş magma, derinde yerleşmiş magmaya göre kristalleşmeden önce fazla hidrotermal sıvı üreteceği için, bu magma içinde oluşan hidrotermal sıvılar , derindekine göre daha önce ve daha fazla miktarlarda serbest kalacaktır.
Bunun ana nedenlerinden birisi , derinliğe paralel olarak değişen basıncın azalması veya artması ile ilgilidir. Sığ derinliklerde, azalan basınç nedeniyle daha az miktarlarda çözünen uçucuların magma içinde bir sulu faz oluşturmaları, derinlerde oluşan ve yüksek basınç altında bulunan magmalara göre daha fazla olacaktır. Bu aynı zamanda neden büyük skarn yataklarının sığ ortamlarda , daha küçük skarn yataklarınsa derin ortamlarda bulunduğunun da sebebidir.
Su doygunluğundan daha önce büyük miktarlarda kristallenmeye maruz kalmış magmalarda önce oluşmuş mineraller içinde yer alan Cu ve Au gibi bazı elementler , son safhalarda oluşan hidrotermal sıvılarda fakirleşmiş olarak bulunurlar. Bunun tersine , kalay ve tungsten gibi diferansiyasyon esnasında zenginleşen litofil elementler , son safha hidrotermal sıvılar içinde fazla miktarlarda bulunurlar.
Comments